27 Şubat 2011 Pazar

seni seviyorum

Seviyorum seni.. Mesela o içten gülüşlerini.. Gözümün içine bakıp gülümsediğinde, aklından geçerleri tahmin etme imkanımı.. Seviyorum seni... Kışın soğuk günlerinde bana sarılmanı, sımsıkı sarmanı... Montunu çıkarıp bana giydirmeni ve kıyafetlerime sinmesini kokunun... Eve döndüğümde bile soluyabilmeyi kokunu.. Seni seviyorum.. Beni sevdiğini biliyorum... Gece uyurken biraz senden uzaklaşsam; uyku arasında beni arıyor ellerin.. Hava sıcak yada soğuk fark etmez.. Beni hissetmeden uyuyamamanı biliyorum.. Ben ağlarken sustuğun için biliyorum. İhtiyacım olan herşey olduğun için, kendinden verirken pazarlık yapmadığın için biliyorum.. Beni hiç aldatmadığın için biliyorum.. Ben sana "git" desem de kalmandan ötürü biliyorum..

Gündüzleri, gülüşlerim oluyorsun.. Geceleri, en güzel düşlerim.. Dokunduğun herşeyi güzelleştiren ellerin var.. Derinime inene bakışların... Sevişlerin var tenimi de.. Güvendiğim son adamsın... Çocuklarımın babası olacaksın... Sen avuçlarınla sihiri sunan bana! Sen beni yeniden gülümseten, mutlu eden.. Bakışlarımı kaçırdığım tek insan; gitme hiç.. Ne ben oyunlar oynamak isterim ne de sen o kadar küçülebilirsin.. Ellerin ellerimde kalsın ve sen hep yanımda ol.. Ben yine her gece sana yatıp her sabah sana kalkayım.. Günaydın öpücüğüm sen ol ve iyi geceler dileklerim de... Seni yaşamı inkar ettirecek kadar çok seviyorum.. Seni cennet gibi, seni her gece sükredecek kadar seviyorum.

Unuttuğum herşeyi bana hatırlattın.. Ömürüm altına bir imza attın ve ben şimdi olmama ihtimalini düşünemiyorum bile.. Söz veriyorum; hiç gitmeyeceğim.. Atlayıp bir uçağa böyle uzaklaşmayacağım bir daha.. Valizimi alıp tatile gider gibi gitmeyeceğim.. Odalara kapanıp senden kaçmayacağım.. Ellerini hiç bırakmayacağım.. Öyle ki ölüm bile götüremeyecek beni senden... Meleklere kendilerini bile inkar ettirecek kadar güzel seviyorum ben seni...

Ve düşünüyorum.. Ben ne kadar mükemmeli hak etmişim ki Allah seni verdi bana... İnanmadığım herşeye inandırdı...

Teşekkürler sevgilim; kendini bu kadar sevdirdiğin için.. Sen en yaşanılası aşk, kendini tekrar etmeyen tek adam! Seni seviyorum.. Seni bir başka, seni biraz fazla, seni içime sığdıramadan seviyorum!
Ne kadar zaman oldu sen gideli.. kaç ay? kaç gün? kaç koca yıl.. sen gittin ya saatlerin pilini çıkardım, takvimleri attım.. güneşin doğuşunu göremedim affet koyu renkli perdeler astım.. ne gelen günden haberim oldu ne de giden geceden.. gittiğinden beri karanlık odamda senin kokunla konuşuyorum. uzun uzun soluyorum kokunu ve nerde diyorum seni bana emanet edip giden nerde?

Çok sevildim ama yüreğim hep yanlış yerlerde durdu bunu sendan sonra anladım... Anlamsızlaştıran herşeyi bendim. Suç bendeydi yanlış sevmemiştim ama sen yanlış sevgiliydin.. Ve ben o yanlışa herşeyimi vermiştim! Kızmadım ama kırıldım zamansız gidiş, gelişlerine.. Ne beraberliğimizden haberdar ettin beni ne de ayrılışımızdan.. Sen içinde yaşarken bana susmaları bıraktın.. Ama daha öncede yaşamıştım ben bunu, okumuştum bu kitabı ve çok dinlemiştim aynı masalı farklı seslerden.. o yüzden canımdan can gitmesi gibi olmadı yokluğunu kabullenmem hem öyle derin yaraların vardı ki affettim desemde affedilmeyecektin içimde.. Üzerinde başka kokularla geldiğin her gece bir adım daha geriye çekildim senden.. Sen ne sandın bilmiyorum ama gülüşlerim seni kabullenmemden çok o kadınlara sığınışını komik bulmamdandı.. Yerim dolmazdı bunu sende söylemiştin.. bile bile yanlış yollara giren hep sendin ve sana göre tüm bunların suçlusu bendim.. ben yoruldum sana kendimi anlatmaktan, senin için kendimden vazgeçmekten.. orta yolu bulamamaktan ve hep "eylül"de kalmaktan... Artık yaralarıma dokunma çünkü kanatamıyorsun! Eskisi gibi acıtamıyorsun ve bu yüzden boşuna uğraşıyorsun. İçimde ki değerini her bir saniye daha çok yitirmekle beraber yanımda olmadığın her gece benim için biraz daha kirli bir beden olmaktan öteye geçemiyorsun! Bedenimde ki izlerini temizle diyemeyeceğim sana artık izin yok çünkü ama ruhuma yapışan ellerini alabilirsin giderken.. Ve beynimde gezinen sözlerini.. kıyaslamalarını, yalanlarını, doğru sandığın yanlışlarını ve acınası hallerini.. Avuçlarımdaki sevgiyi sana koşulsuz şartsız sunamayacağım artık ve sende onu tekrar hak edemeyeceksin! Senin için çabaladığım günlere son verdim! Astığım perdeleri çıkardım, baharı soludum önce sonra takvime baktım "çok zaman kaybetmemişim" dedim, saatimi yeniden kurdum yaşama ve yaşamaya, beyazlarımı giyindim ve gülücüklerimi oturttum yüzüme.. Sana ait olan kapıyı kapatırken de arkama bakmadım Ve kapattıktan sonra seni hiç merak etmedim! düşünmedim ne yaptığını, iyiliğini, kötülüğünü.. Üstelik artık rüyalarıma bile konuk olamıyorsun! Kokunun yerini papatya kokuları aldı...

Beni benim önümde yerle bir etmiştin! İyi ki etmişsin! Sayende kendime geldim! Yürüdüğüm yanlış yolu keşfettim ve değiştirdim.. Haklı olduğun tek birşey kaldı geride "ben seni kaybetmedim, senden vazgeçtim" ne güzelmiş ki sen bunu benden önce farkettin !

24 Şubat 2011 Perşembe

Ölüyorsun...

Ne zaman ayrıldık?
Kaç mevsim geçti?
Sayamadım gidişinden sonra..
Zaman donmuştu!


Özlüyorum bazen seni.. Evimden ve senden kilometrelerce uzaktayım ama geliyor kokun burnuma.. Adını duyuyorum bir yerde ansızın. Canım yanıyor.. Hala gözlerim doluyor.. Ara sıra mola veriyorum seni sevmeye.. Vermezsem yaşayamazmışım gibi geliyor hala.. İzliyorum uzaktan hayatını.. Benim sevdiğim adam sen misin? Hiç yakıştıramıyorum hayatını sevdiğim adama... Sahi sen ne zaman alçalmıştın bu kadar? Beraber yaşlanacaktık biz ne oldu? Çocuklarımın babası kim olacak şimdi? Ben onları senin masalınla büyütecekken onlar başkasına mı baba diyecek yani? Ne trajedi ama.. Sanırdım ki ömrüm senin, sen benimsin.. Sanırdım ki sen hiç aldatmazsın.. Adam sandım ben seni, başka başka sevdim.. Gözlerimi geç mi açtım yoksa sen mi şimdilerde bu kadar değiştin? Nasıl giyiyorsun bu kıyafeti üzerine? Etiketin bu kadar mı ucuz şimdi? Sen bu kadar mı herkes gibisin? Dönüp baktıkça sana midem bulanıyor sıkça.. Benim sevdiğim adam sen değilsin... Beni bu kadar hayal kırıklığına uğratan sen misin? Boş kalmasın diye mi yatağın bu acizliklerin? Gülüşlerin bu kadar sahte! Ki bensizlik iyi gelmiyor sana işte.. Kendine güvensizliğin artıyor.. En nihayetinde ayrılığımızı duyanlar etrafımı sarıyor.. O kalabalıkta yolumu kaybediyorum, seni göremiyorum.. Üzerine basıp basıp geçiyorlar.. Ben mi zor geldim, sen mi fazla kolaycısın şimdi? Bu kadar mı düştün? Oysa benim içinde sen kocaman bir Düş'tün... Ben sana bu kadar mı büyük, bu kadar mı fazla geldim? O kadınların bacak aralarınada mı bırakacaksın aşkımızı? Devirdiğin şişeler mi unutturacak sana beni? Komik olma! Bu kadar azalma.. İçimde ki seni bu kadar kusursuzca yok etme! Gittikçe kötüleyen haline inat güçlü göründüğünü mü sanıyorsun bu maskenin ardında sen? Peki söyle! Beni başka ellere nasıl bırakabiliyorsun? Biliyorum; ölüyorsun... Ben seni sevmedikçe, sen yok oluyorsun, toprağa daha çok yaklaşıyorsun.. Biliyorum; çok yaşamayacaksın benden sonra.. Gülmeyeceksin içten, sevemeyeceksin başka bir kadını.. Şimdi yaptıkların kendini kandırmak mı? Çok var etrafımda iyisi.. Has adam çok var.. Muamma olmayan; "sen adını söyle ben soyadını yazarım" diyen çok var... Gitmeli miyim başkasına?


Kocam olmayacaksın, 
Asla benle yaşlanma mükafatına erişemeyeceksin..
Uzaktan izleyip, öleceksin..
Başkasına aşkla baktığım her gün biraz daha ölüme yürüyeceksin..
Çocuklarım olacak...
Senle alakası olmadığı halde benzeyecek belki sana...
Pişman olacaksın...
Kaybettiğin her şey için af dileyeceksin Tanrı dan..
Affedilmeyeceksin...
Ben seni öyle sevdim ki,
Şimdi başka sevgilerle yetinemeyeceksin...
Ruhum sende de kalsa, bedenime sahip olmayacaksın...
O kadar kirlisin ki
Toprak kabul etmeyecek seni!
Ve bende helal etmeyeceğim hakkımı...




yine de çok sevdim seni... tanrıya kendi elleriyle yaptıklarını inkar ettirecek kadar.. yanımda olduğun her güne şükredecek kadar.. ölerek sevdim seni, sevmemem gerektiği gün kendimi öldürerek sevdim.. kendimi yok ettim! senden vazgeçmek için kendimden geçtim.. kan kusarak sevdim seni... ama yine de direnerek.. sen ki kirletene kadar masumiyetimizi, sana olan tertemiz sevgimi.. ben çok sevdim seni.. çok şişe devirdim senin gibi.. ne camlar kırıldı; avuçlarımdan kanlar aktı.. Acıyı hissetmeyecek kadar sevdim seni... gözlerini, gülüşlerini, bana gelişini.. kokunu sevgili; çok sevdim ben seni... İçime akıtarak, ağlayarak.. kendimi harcayarak, hayallerimden, yaşamımdan vazgeçerek sevdim seni.. oysa sen... sen işte! 


Şimdi Yüzüne Baksam Tükürmeyeceğim "SEN" 
İçimde Hiç Bile Değilsin...
Ne nokta ne virgül...
Yaşanmamış kabul ettiğim tek kişisin...
Adını ananlara tanımıyorum dediğim sen,
Yaşadıklarımdan, senden utanan bir ben..
Tebrikler...

ben seni o kadar çok sevmiyormuşum...

Sevdiğim...
Ne kadar oldu biz bitireli bir aşkı
Kaç ömür geldi gitti aramızdan?
Kimler kirletti bedenlerimizi kimler göz koydu bize?
Senin için ölürüm derken ne zaman öldürmeye başladık birbirimizi?
Ne zamandır acıtıyoruz yüreklerimizi?
Kimler için, neler için bitiyoruz?
Söylesene! Ne zaman vazgeçtin benden?
Sabahları bana uyanmak seni ölesiye sevindirirken
Gözyaşlarını saklamaya çalışırken
Ve sımsıkı beni sarıp gideceğim diye korkarken..
Nasıl vazgeçtin sevgimden?
Çok mu önemli geldi benden sonrakiler
Yanına çok mu yakıştılar?
Benden sonra sevebildi mi gerçekten yüreğin bir başkasını?
Sigaralar yine zehirlemeye, alkol başını döndürmeye devam etti mi?
Bende gördüklerin sana acı vermedi mi?
Benden sonra sahiden nefes alabildin mi?
Zaman geçti mi senin için de?
Tıpkı benim için geçtiği gibi?
Oysa ben düşleyemedim senden başkasını ömrümde..
Doldurmaya çalışmadım yerini
Ve zorlamadım kendimi sevmek için başka birilerini..
Ellerinin izini kirletmedim,
Bana yalanlarını hatırlatan tadın hala dudaklarım da..
Ne zaman dudaklarımı yalasam hatırlarım harcamalarını bizi..
Küçücük yüreğimle kocaman sevdim halbuki ben seni
Aslında önemli değildi çıkıp gitmen hayatımdan
Önemli değildi yarınlarımda olmaman..
Ama bu günlerimde yoksun ya
Canım yanıyor..
Tutamıyorum bazen gözlerimden yaşlar akıyor..
Sabahları uyanıyorum ve yanımda yoksan üzülmeye başlıyorum..
Her gün geleceğini umut etmiyorum..
Gelsen ne güzel olur biliyorum ama
Gelmediğinde iyi oluyor hani..
Yarınlarımı kirletmeni istemiyorum artık
Beni sevmeni de...
Sessizce unutulursun diye bekliyorum..
Kulaklarımı sağır ediyor sessizliğin..
Bazen de nefes alamıyorum...
Ama geçecek biliyorum..
Biliyorum ki yüreğimden yakalayacak birisi beni!
Çıkacağım senin bıraktığın girdaptan..
Renkleri de değişecek evimin, kokusu da..
Unutacağım seni biliyorum!
Yaşamaya başlayacağım yeniden..
Hep sürmez ya bu kendinden verişler
Tak eder bir yerlerde biliyorum..
Oysa şimdi de seviliyorum!
Çok sevildiğimi biliyorum...
Ve sen daha iyi değilken hiç bir sevenimden
Yine de hala seni bekliyorum..
Seni beklediğimi bil istiyorum..
Ve bir de düşünüyorum..
Sevemediğinde başka bir kadını
Utandığında kendinden
Ve özlemin ağır gelmeye başladığında yüreğine
Hangi yüzle geleceksin bana?
Hangi yüzle af dileyeceksin?
Şerefsizliğinle mi? Hoyratlığınla mı?
Delikanlıyım deyipte,
Adam bile olamayaşınla mı?
Ve fark ediyorum bir an daha
-ben seni o kadar çok sevmiyormuşum...

23 Şubat 2011 Çarşamba

Yüreğimde adını tamamlayan tek harf... Mucize/ydin...

Yüreğimde adının tamamlayan tek harfi sildim
öyle kusursuzca kirlettin ki sen'li sayfalarımı
büyük bir hırsla, tutkuyla, arzula sildim..
yerine başka isimler yazmadım
boşluğunu doldurmaya çalışmadım
kokundan bi tane daha aramadım..
öylece - öylesine sildim..
kalkmış seni terketmekten bahsediyorsun..
hiç beraber olmadığımızı anlamamakta inat ediyorsun..
kendi başıma senle - seninle ben olamadığımı anlamıyorsun
faturasını bana kesiyorsun yanlışlarının...
ödeyemeyeceğimi bile bile
kabul etmeyeceğimi göre göre..
Öldürüp gittiğini kabul etmiyorsun!
oysa ben şükrediyorum!
ölüm senin ellerinden öylesine kusursuzca
ve öylesine acımazsızca geldi ki
Bir daha kimse öldüremez beni!
Oysa adına susardım ben her gece..
bilinmezlere ne günler, ne aylar ısmarladım yokken sen..
yoksun diye ruhumu parçalara bölüp kaç gece uyurken sen saçını okşadım..
şimdi yaptıklarımla sen mi yargılıyorsun beni?
oysa ki aynanım ben senin..
senin yaptıklarından fazlası değil yaptıklarım..
bir düşün o günlerde ben sana nasıl karşılık vermiştim?
sev - sev - sev..
küçük kızın mavi'ye boyalı aşk dünyası..
deniz kokan inancı..
şimdi ne mavi'yi tanıyorum
ne de deniz kokusunu hatırlıyorum...
sana göre mavi bana göre kara kaplı bi defterde kaldı aşk
adı olmayan..
kendini yok etme konusunda başarılı bir aşk..
kusursuz gördüğüm seni
gözümde düşüren
acınası bir aşk...
yeryüzü tanrım'dın..
sana taptım..
ben sana taparken sen o aşkı
fahişelerin rahminde spermlerinle bıraktın..
öl desen ölürdüm..
öl demedin de ellerinle öldürdün..
şimdi eli kanlı bir katil
ucuz bir bedenden fazlası değilsin gözümde
alkışla kendini bunu sen yaptın
gözümdeki seni yeniden sen yarattın..
değmez dediğin bir sürü kadın için
kaç kere kırıldı kalbim sayamadım..
ama artık kırılmayacak eminim..
senden değil kendimden eminim..
belki sevmeyebilirim başka bir teni..
ama senden daha fazla seviyorlar beni..
aldatmıyorlar, vazgeçmiyorlar..
gitmiyorlar..
korkup kaçmıyorlar...
sen gözümün içine baka baka yalanlar söylerken
başkaları saçımı okşuyorlar..
sakın! suçlama beni!
ya bir sokak çocuğuna bıraktım aşkı
ya dilenci bir kadına..
belki yaralı bir hayvanın yarasının üzerine..
kim bilir.. iki aşığın cebine de koymuş olabilirim..
ama emin ol
orgazm olmak için harcamadım
yani sevdiğim
ben hala senin kadar alçalmadım...


 
tek harflik bi aşktı.. adındı.. ufuktaydı.. gözlerinde, ellerinde, yüreğinde.. dinlemekten zevk aldığım her biri tekrarı olmayan bir melodi gibi sesindeydi.. denizdeydi.. seni özlediğimde denize taş atıp küfretmekti geçici yokluğuna.. gece sana uyuyup, sabah sana uyanmaktı.. peki adam senin aklın nerdeydi? bir daha "aşk" olur mu başkasıyla bilmemekle birlikte, sana da inanmıyorum.. üzgünüm.. seni ben affetsem yüreğim affetmez biliyorum.. ve gerçek şu ki sende affedilmek için çabalamıyorsun.. düzeltmen gereken yerde daha çok bozup , bir gün resim çizip ertesi gün o resmi çalakalem karalıyorsun.. ve kalkmış bana seninim diyorsun.. evet benimsin.. ve aynı zamanda başka bir sürü kişinin.. sen, sensin.. ve tanımadığım bir sürü kişisin.. maskelerinin ardında gizlenensin.. şimdi söyle! bana "seni seviyorum" derken hangi maskenle yanıma gelmiştin?


bir mucizeydin sen bende..
her dokunuşun bir anı bedenimde..
her sokakta bir an'ım var senle..
sen en yaşanılası aşk'tın yüreğimde..
şimdi mucizelere inanmıyorum..
hayatın bir şakasıymış diyorum..
eşek şakası...

"keşke kısacık bir an! inanabilseydim sana" keşke..

21 Şubat 2011 Pazartesi

Bir Zamanı Bir De Ellerini Tutamıyorum...

Zaman akıp gidiyor sevgili..
bir zamanı birde ellerini tutamıyorum
sessizce özlüyorum seni
kimselere anlatmadan ve adını anmadan
zamansız dalıp gidiyor gözlerim derinlere
ve öpüşlerin gelince gözlerimin önüne
zamansızlıklarda gülümsüyorum yine
düşündükçe yaşıyorum seni
ve yaşamalarımda azalmıyorsun
sevgin sonu olmayan bir yol..
yan sokakları yok
geri dönüşü karanlık...
sadece yürüyorum üzerinde
bazen seninle, bazen hayalinle..
sıkı sıkı sarılmalarını özlüyorum
derin derin solumalarını beni
üzülüyorum geçen zamana..
bilirsin koparamaz bizi zaman, arada ki mesafe..
neye bu inat bilmiyorum
kısacık bir yaşamda aşk bir kereyken
fütursuzca uzak duruşunu anlayamıyorum
kimi acıtıyoruz bilmiyorum..
kendimizi mi birbirimizi mi?
başka kollarda geçen zamanlar neden
ben anlamıyorum..
sorularım hep havada asılı kalsada
kokun bendeyken vazgeçmeyeceğim sorulardan
öyle derin seviyorum ki seni..
gelsen iç acıtan kanamalar son bulsa demekten başka hiçbirşey gelmiyor elimden
sen hayatımın en uzun cümlesi
sen yaşanılabilinecek en güzel mutlulukken böyle uzak olmak..
her geçen gün sensiz bir sayfa daha ekliyor yaşamıma
bu şehir bana dar geliyor
nefessiz kalıyorum biraz daha
kimseye belli etmeden
başımı hiç eğmeden..
yanıma attığın her adımda soluğum kesilirken
sen nasıl da benden uzakta nefes alabilirsin
bana dokunduğun gibi kaç tene dokunabilirsin
senin olmaktan hiç vazgeçmeyen beni nerde bulabilirsin
kayıp her giden gün bizden uzağa
AŞK olmak, tek olmak mümkünken
sen ve ben olmak zor değil mi sana da?
yalnız kalışlarımda akan yaşlarım yüreğine dokunmuyor mu eskisi gibi yoksa
ruhumu yanında bıraktım
gülüşlerimi yüzünde
kokumu üzerinde uyuduğun yatakta..
bende bana ait olan birşey kalmadı sevgili
ben diye ne varsa bildiğim sensin hepsi
tek bir an için vazgeçmeyeceğim şey kalmamışken
senin bu uzaklığın düşündürüyor beni
yine de biliyorum beni sevdiğini
hiç vazgeçmediğini..
Dinlediğim her şarkı sen sevgili..
ellerini özledim, ve gülüşlerini..
kaç ay kaç gün kaç saat geçti ayrılığımızın üzerinden
incitme artık
dokunma yaralarıma
sahip çık yanında ki ruhuma
hayatını uzaktan izlemek nicedir dokunuyor bana

sen beni yine sev.. say ki bir odadayız karanlıkta.. nefesini soluyorum, içime işleyen kokunu... ellerin yine ellerimde.. dudakların dudaklarımda.. gelmeyecek olsanda sev beni.. tıpkı benim seni sevmekten vazgeçmediğim gibi.. uyuştur yine beni.. içime seni akıtan damarımı bul ve zehirle beni! yaşamda sende, ölümde.. istemekten hiç vazgeçme beni! unutma verdiğin sözleri en çokta seni seviyorum deyişini...

Keşke hiç olmasaydın yaşamımda...

Gülümsemelerimde saklı gözyaşlarım...
gülüşüm maskesi hıçkırıklarımın!...
yokluğunun yalancısı! sensizliğin acısı gülüşlerim...

gülümsemem oturur da dudaklarıma silemem gözlerimde ki hüznü
sen olmalıydın yanımda ki
adımımı attığım tek olmalıydın der inatla..
sevgimin bitmemesine alışkınken yüreğim
yine de vazgeçmek hiç bu adar kolay olmamıştı..

önce resimlerimizi sildim birer birer
sonra kokunun sindiği çarşafları çıkardım
hıçkırıklara boğularak attım kurumuş çiçeklerini
ve "bitti" dedim yüzlerce kez kendime..

gözyaşların vardı kıyafetlerimde
ve kokun...
içime akışın sinmişti bacaklarıma
bir daha hiç giymedim o kıyafetleri
bilmem kaç saat yaktı bacaklarımı kaynayan su
ama bak hiç birşeyin kalmadı ne elimde
ne de üzerimde...

uzaktan an an şahit olduğum yaşamın ağlatmadı beni
ellerim titredi de ağlayamadım!
ayrılırken akan yaşlarım öyle çoktu ki
bir daha ağlayamadım..
ya alışkındı yüreğim acılara
ya da karanlığını sevemedi...
öyle çok gidene yas tuttu ki
sana gücü kalmamıştı belki de..

ilki de zordu sonuncusu da
pişmanlığını hiç yaşamam
seninle vazgeçtim ilk aşkımdan..
sana aşk dediğimde bitti
adı aşk olan diğer herkesin aşkı..
katabildiğin bi buydu bana belki de..
gerçekte faydan olmadı kırılan yüreğime

şimdi şarkılar seni anlatıyor
karşıda ki sahilde herkes sen
adımlarına çarpıyorum taksim sokaklarında
halbu ki bilirim senden önce de sevdi bu yürek
senden önce de vazgeçti
ve bilirim unuttu çokça insanı
unutulmaz dediklerimi
ilk sevdiğimi...
adları, köşelerde duran hayalleri..
Seni de unutacak bilirim..
tanırım içimin içini herşeyden çok!

keşke! keşke vazgeçmek zorunda bırakmasaydın beni
dönülmez yollara girmeseydin
ve hızla kapatmasaydın kalbimin kapısını
aralık kalsaydı ışık sızacak kadar senden
ya da ne bileyim
tek resmini saklayacak kadar değerli kalabilseydin
hatalar affedilir de yanlışlar yapmasaydın birbiri ardına
böyle çabuk çıkmasaydım bende yokluğunun içinden
övünelecek dürüslüğün olsaydı geri de..
gitti ama yalan söylemedi,
ihaneti bana yaşatmadı
o herkes gibi değildi diyebilseydim keşke..
ama biliyor musun
ardından edebildiğim en güzel laf
aşıktım ama değmezdi oldu...
ki aslında pek anmadım adını
unuttu insanlar seni satır aralarında
masalın başlığı olamadın ne yazık ki..
ve sormadılar seni
sanki hiç olmamışsın gibi..
bende hatırlatmadım kimseye
bana unutunca hatırlatmasınlar diye!
herkesin adı var muhabbet defterinde
bi senin yok!
hayır! üzülmüyor, seviniyorum buna..

ama sen!...

sen...

süzülürken gözyaşlarım silme..
temizlerken onlar ruhumu kirletme..
acın büyük zaten bir de kanatma!
yalanını bana bulaştırma...
keşke! keşke hiç olmasaydın yaşamımda...
bir elimin parmaklarını dolduracak kadar bile yoktun zaten...


(kısalığına inat varlığının, derinliğin var içimde.. kirletilmişliğine rağmen hala güzel kalan yanların! olduğun gibi sevmekten gelen kayıplarım var! özür dilerim! sana böylesine inandığım için, canımı bu kadar yakmana fırsat verdiğim için, seni bu denli değerli kıldığım için, sana güvenip bana yalanlar söylemene, arkamdan iş çevirmene izin verdiğim için, seni bu kadar çok sevdiğim için.. gerçekten özür dilerim... ne de olsa hiç birini hak etmedin.. ama bil ki seni sorumlu tutmuyorum hiç biri için... ne de olsa içime girişinde ki izni ben verdim... şimdi es geç ve unut beni, varlığımı.. ben sana unutturmadan, ben yok olmadan sen yap... unutmanın en acısını bana yaşat! unutmadan unut beni...)

bir adın kaldı bana geri de...
bir de sigara paketlerine adınla yazdığım şiirlerin
kulağıma uğultuyla karışık gelen sesin
hayalin belli belirsin...
yok olmaya yüz tutmuş...

Kırmızı.. Ruhumun Bekaretinin Kanları...

Verdiğin renkler kaldı avuçlarımda
sundum deyipte sunamadıkların
vicdansızca vicdanlı davranışlarını bıraktın ardın sıra hayalinle..

başka adamlarda sana seslenmek..
seslenişlerimi ben bile duymazken senin duymanı beklemek
gelip beni kurtaracağına inanmak
anlamsız bir beklenti içine girmek
ve "bu gecede gelmedin ya" deyip
bir şişe daha devirmek..
dağılmak, dağılmakta yerle bütün olup yaşamak...
yaşamaya çalışmak!

sadece fotoğrafları olan bir beden miydin benim için yoksa?
yada inlemelerimi duyulmaz yapan çığlıklar atan bir varlık mı?
sahi neydin sen?
en kalabalık yalnızlığım mı?

KIRMIZI rujumu sürüp öpüyorum başka tenleri..
rujum tenlerde kalıyor
ben kendimi o izlerde unutuyorum çokça..
halbu ki olsaydın..
ah olsaydın da...

söylediklerim yalan!
inanma senden sonrakilere!
senden sonra kimse olmadı da
kendime kandırma çabalarındayım işte
başka tenler unutturamaz seni bana!
özlemim var ya..
ahh bak yine kesildi yüreğimin damarları..

seni kendimden çok severek kaybettim bu oyunu
aslında önce ben olmalıydım ki
sen hep kalasın..
şimdi başka bir kadınla yan yanasın..
gece ona mı sarılıyorsun uyurken?
nerde sevişmelerimiz?
hani "en güzel sevişen kadın"dım ben?
"kadının"dım?

oysa 3 harflik bir adın vardı diyeceğim ben..
aşt'tı..
ilk ve sondu..
sana göreyse dört uzun harf vardı adında..
bi önemi yok..

şimdi bir sigara daha yaktım
seni soluyorum uzun uzun...
istiklali sevmiyorum sen yokken
ve şaraplar kırmızısını yitiyor gün geçtikçe..

gözyaşlarımı tutamıyorum adım attığımız caddelerde sensiz adımlar ataren
ve biliyor musun?
ayak izlerini takip ediyor ve üzerine basıyorum!
belki diyorum
hani belki hatırlar
o uzun zamandır sevmediği kadını..

şimdi eylül'den nefret ediyorum!!

İstediğin kadar unut de!
yok!
öldüğümde bile
ruhum unutmayacak
ruhum aslında sensin diye..

inanmışlığımda büyüktü sana!
babamdan sonra ilk defa..
oda bıraktı sende..
şimdi yıkılışıma kaldır kadehleri..
mutluluğunda ki nokta bile olamayacağım...

bir kadeh düştü..
yere saçıldı cam kırıkları
zeminde kırmızının izleri var..
ruhumun bekaretinin kanları!

Pahalıya Patladın - Ruhumu Bıraktım

sonbahar ayrılık mevsimidir sevgili
ayrılığın en acısını tattırır sevenlere
hüzün mevsimidir
ve gözyaşı doğumlarının vakti...
yine de inanmazdım bizi de ayırabileceğine
hepi topu bir mevsimdi
geçer giderdi
ve biz ilk bahar aşıkları gibi sıcak geçirirdik tüm kışı
oysa şu an soğuk..
çok soğuk!
ki henüz kışa girmemişken biz
yoksun diye üşüyorum
bana büyük düşlerime küçük yatağımda..

sarılıyorum tüm gücümle insanlara
yüzlerini görmeden derin derin soluyorum onları
gözlerimi kapatıyorum ve sen kokusuna bürünüyor etraf...
itiyorum hızla yanımdakileri
ve ait olamıyorum kimseye..
ne zaman bu desem
hayalin çıkıyor karşıma duraksıyorum..
alışamıyorum...
gittiğini kabullendim
hatta içimde bitirdim de ama...
seni olur olmadık yerlerde görmeye alışamıyorum..

bedenin gittiğinden beri
ya yandaki yastıkta kafan var
ya yatağımın ucunda bana gülümseyen sen
yada önümden geçip giden silüetin...
her yağmur yağdığında toprak bile sen kokuyor inadına!

ve ben her mevsimi ayrı bir güzellik için severken
sonbaharda suratımı asıyor
eylül' den nefret ediyorum...

bana çok pahalıya patladın sevgili çok...
kumar oynadık ve ruhumu bıraktım masada..


20 Şubat 2011 Pazar

Tek gerçek yansımam; annem!

öyle özlüyorum ki seni
evde kokun bile yok
ama ellerinin izi hep burda
senin yattığın yerde ve senin tarafında yatıyorum
herkes sana benzetiyor beni
ve "Tülay" diyorlar bana sıkça
sanırdım ki acılarım böyle olmayacak
en derinini yaşadım
daha kötüsü olmayacak
olduğunu öğretmen için böyle gitmen mi gerekiyordu
ağlardım ve insanlar derdi ki dönecek bekle!
şimdi kimse dönecek demiyor anne
dönmeyecek misin gerçekten?
sık sık ağlıyorum
ve küfürler ediyorum
Tanrı ya yalvarıyorum
herşeyimi alsın ama seni geri versin diye..
vazgeçmeyeceğimi söylediğim herşeyden vazgeçebilirim
sadece sana bir kez daha sarılmak için
"AnneM" kelimesini bir kez daha telaffuz edebilmek için...
halbu ki ölenin geri gelmeyeceğini iyi biliyorum
ama işte "o" sen olunca geri geleceğini sanıyorum
çocukça umutlara kapılıyor yüreğim
insanlar başın sağolsun diyorlar
anlamıyorum..
sigara içmeye devam ediyorum
bir tanede sana yakıp kül tablasının diğer tarafına koyuyorum
kalkıp geleceksin ve ben sana uzun uzun anlatmaya başlayacağım sanki herşeyi
her şarap içişimde bi kadehte senin için çıkarıyorum
o senin en çok sevdiğin kadeh
seni bekliyor annem...
birazdan geleceksin ve biz yine karşılıklı içip güleceğiz
beraber çapraz çapraz yürüyeceğiz
beraber ağlayacağız
ve sen yine uzun uzun konuşacaksın bana
ve sonra gidip beraber uyuyacağız...
dün gece korktum
uyuyamadım...
yanına gelmek istediğimde
zaten senin yatıyo olman gereken yerde yattığımı farkettim..
öyle çaresiz gözyaşlarım oldu ki anlatamam
ne yaparsam yapayım gelmeyeceğini bilmek çok acı
herşeyimi anlatacağım kimse yok şimdi yanımda
benim güzel yansımam yok
ortak bir kaderi paylaştığım annem yok ve ben bunu kabul edemiyorum
sen hep vardın çünkü anne...
bak savruluyorum şimdi
kararlar alamıyorum
ne yapacağımı bilmiyorum
ve beni ısıtacak kimse yok
yol gösteremiyor kimse..
herkes aynı herkes sıradan!
beni en iyi anlayan dostum yok...
herşeyimi kaybettim anne...
önceden kıyamazdın bu sözlerime
gelip sarılırdın gözyaşlarımı silerdin
şimdiyse bilgisayarıma damlıyorlar..
inadına kabul edemiyorum
ve alışamıyorum...
bu acı hiç geçmeyecek biliyorum...
yer yüzünde ki hiçbirşey yerini tutmayacak..
ve seni asla affetmeyeceğim!
beni böyle bırakıp gittiğin için...
kimse yok anne şimdi...
kızdığın insanları çıkardım yaşamımdan
burda olsaydın da
adam olduğun günleri gördüm nihayet deseydin!
sesin hep kulaklarımda...
senle paylaşmak istediğim öyle çok şey var ki bilemezsin...
öyle çok insana öyle kırgınım ki..
ve kızamıyorum artık kimseye
yakamıyorum kimsenin canını..
giderken iyimser tarafını bende bıraktın anne!
ve aynada kendime baktığımda seni görüyorum
seni bıraktın bende...
birde resimlerini..
ve bitmek bilmeyen bir ömürlük anılarını
hayatının hepi topu "38" yılını...
kalsaydın ben seni dinlemekten bıkmaazdım!
hayat yine istediklerini vermezdi
yine hiçbirşeye sahip olamazdın belki ama
ben olurdum yanında küçük gülücüklerimle
ve sen tutardın ellerimi tüm içtenliğinle..
kimseye güvenmiyorum anne
sen bile bırakıp gittin ya
herkes bırakıp gidecekmiş gibi geliyor
ve giden kimsenin gidişi beni seninki kadar yaralamıyor..
susmaya çalışıyorum senle ilgili ama olmuyor...
öyle şuçlu öyle acizim ki..
ölene dek yaşayacağım bu acıyı
biliyorum ki hiç geçmeyecek...
beni ben yaptığın için teşekkür ederim annem..
ve bir kez daha söylüyorum!
senle gurur duyuyorum!
iyi ki benim annemsin...

gece uyurken yanımda kal
yalnızlıktan korkuyorum bu sıralar
ellerin elimde olsun yine eskisi gibi
ben konuşayım sen dinle sabaha dek...
o zaman hiç birşeye ihtiyacım olmaz!
özlüyorum annem
ve özlemini dindirmiyor hiçbirşey...
senden kalan herşey kutsal...
yerin hiç dolmayacak...
ben hep düşeceğim şimdi
ve kaldracak bir sen olamayacaksın yanımda
yanlışlarım olacak bir sürüüüüü...
ve sen benle konuşamayacaksın!
canım çok acıyor anne
çok!
affet beni istediğin özge olamadım...
sende biliyorsun ya
kaç kez aldılar beni benden
ve ben tutamadım...

şimdi meleğimin yanındasın!
o gün görmeye dayanamadın
ona iyi bak annem
o seni hiç bırakmayacak
en güzel parçalarım benim...
keşkelerim...

çok acıtıyor
ve dinmeyecek bir özlemle özletiyor... <




en büyük parçam
huzurlu uyu...


ölüm kelimesini sana hiç yakıştıramasamda
kabul etmem lazım!
yardım et!
Allah'ım
yardım et...

özge özvatan

hoş/çakal . . .

Söyle! Nasıl kirlettin olanca temizliğimi.. Hangi pisliklere dokunupta üzerime değdirdin ellerini? Ve sen nasıl ödeyeceksin yaptıklarının bedelini.. 


Zamanlar geçer.. Alışırım olmayışına... Kendimi değil seni öldürürüm yokluğunda.. Yanılgıya düşme sevgili; ben o kadar çok sevmiyormuşum seni... 


Gittin ya hani boş boş bakarak bana... Hoşça kal bile demeden, bir daha gelmeyeceğini söylemeden... Habersiz bir sen bilerek gittin ya.. Sen'deliyorum sanma sakın.. Bırakıyorum seni, başka öykülerde kahraman oluyorsun... İzliyorum öylece uzaktan seni, çünkü sen aslında kendi öykünü yanlış insanlarda arıyorsun. 


Farkettiğinde gittiğimi benimde bulamayacaksın ya hani bıraktığın yerde; hiç mi acımayacak sanıyorsun yüreğin? Bu kadar mı güvendin sende kalan yanıma? Aptallık etme sevgili; kim ister ki kirletilmiş elleri? Neden isteyeyim ki ölümün soğuk nefesini? Ben mi çok ısınacağım yüzüme dokunan mı soğuk olacak söylesene!


Üzüüyorum elbet.. Aklıma geldikçe çıldırıyorum belki de.. Paylaşmak seni başka binlerce kadınla.. Ama hep olduğum yerde çakılı kalmak, geri adım atamamak var ya.. Ölüyorum belki de sen yoksun diye...


Oysa kimsin ki sen? Bir adın bile yok ki içimde.. Bir yaşatmışlığın "bu gün yaşadım be" dedirtmişliğin yok ki içimde.. Neyin kıskançlığı bende ki bilinmez.. Ben aslında yüreğimden habersiz sevdim seni...


Bana sıcacık bakışını, alnımdan öperken gözlerinin doluşunu sevdim.. Bahar kokan tenini solumayı sevdim uzun uzun... Uyurken ellerini sımsıkı tutmayı sevdim! Bana "beni bırakma hiç" dediğinde yalan olduğunu bile bile inanmayı sevdim sana.. Zamansız gelip gitmelerini sevdim.. Anlamı olmayan kıskanmalarını, belim açıldığında kapatmaya çalışmanı sevdim... Ben senin gideceğini, biteceğini bilerek sevdim... Rolünü daha iyi oynayan biriydin oysa sadece.. Giderken tüm diğer gidenleri gibi ardına bakmayacağını bilerek sevdim...


Ve bilirsin ben sevmem yenilmeyi.. Şimdi beni benden alan herşeyin geçip gitmesini, bitmesini diliyorum.. En azından yüreğim olmasa da aklımı senden sağlam kurtarmayı planlıyorum. Oyun oynamıyorum, zar atmıyorum.. Geri dön demiyorum ve istemiyorum da artık dönmeni..


Sen 3 kuruşluk kadınların rahminde harcadın sevdim dediğim adamı... Şimdi görünüşün sen olsan ne olur, için sen değilken?


Burası o kadar aydınlık ki önümü göremiyorum! O kadar sessiz ki kendi çığlıklarımı bile duymuyorum! O kadar rengarenk ki hayatım hep "gri" diyorum..
Yani sevgili ben kendimi işte böyle mis gibi de kandırıyorum...


Sen;
Hoşça kal
Hoş çakal...

ellerin.. özlemin.. sensizlik...

neden bu gece bu kadar sessiz?
neden çok karanlık
yoksa her gece böyleydi de ben mi göremedim
peki şimdi ellerin nerde
kime dokunuyor cennetimde ki ellerin
ve kimin üzerinde o unutulmaz kokun?
o içinde herşeyi barındıran
tezatlık uyandıran kokun...
ah sen!
neden bu yollardayız şimdi
ve neden her gece ki gibi düşlerimde değilsin
neden seni göremiyorum odamda
baştan aşağı sen kokan odamda...
hani her yerde elinin izi var ya...
artık dokunduğumda hissedemez oldum
oturduğun koltuğa oturmuyorum artık
sen yokken hiç rahat gelmiyor bana
en sevdiğim...
bu gece nerde uyuyorsun
kabuslarında kim sakinleştiriyor seni
ve kime sarılıyorsun sımsıkı
neden diye sorgulayacak çok şeyim var ama
bu nedenlerin sonu gelmez biliyorum
hem sendende cevaplar gelmeyecek
o yüzden burdan sonra sormuyorum
ama yine de özlüyorum
kızgınlığımın içinde ki tutkuyla özlüyorum
beni anlamalarını
o tanınmışlığı...
gücüm yok anlatmaya kendimi..
ve savaşmakta istemiyorum artık
savaşçı yanımı sende bıraktım
ben yokken ellerinde tut dediğin kılıcım
gidişinle sende kaldı
bana vermeyi
ve her zaman ki gibi uyarmayı unuttun giderken
yolları karıştırdım
sahi hangi yoldu sana çıkan yol?
hatırlayamıyorum...
ve resimlerinde yok artık bende
gün geçtikçe yüzünü unutmaktan korkuyorum
erkeksi bir yüz ince dudaklar
ve eşi olmayan gülücükler..
öyle uğurladım seni giderken yine
o gülücüklerinde
gülümsememle..
dönmeyeceğini bilmezdim!
şimdi oturduğum heryer yabancı bana
bu ev sensizken çok dağınık
ve çok boş
bomboş...
bildiğim tüm tatların silindi ezberimden
öyle uzun zamandır uzak ki dudakların!
ama en çok ellerin...
içinde içimin anahtarını sımsıkı tutan ellerin..
hala avuçlarında mı o aşk
ve hala üzülüyor musun ben kadar bitişimize
unutulmak kelimesini giydiremiyorum üzerine
sen yakıştırabildin mi onu bana
nerdesin sevgilim
hangi yatakasın bu gece
kaç ten giyindin üzerime
dönüşün olan beni şimdi hatırlıyor musun
hala aynı renk mi duvarların
ve kolaymı artık taşımak bensziliği senin için
tutamadığın oncac söz kaldı gerinde
birde yeşile çalan gözlerin
ve denizi bıraktın bana yaşama tutunmam adına
sende ne kaldı sevgilim?
diğer yarımı yorma
onu harcama
bana geldiğinde hep ilk günki gibi kalmış olsun
hep bıraktığım gibi
bensizliği bahane edip onca kadını yeniden harcama
ve şişelere sığınma...
yollarımız ayrılırken sonsuzluğa
yollar kesişmesin demekten başka bir cümle bırakmadın bana
artık kesik kelimelerim
sensiz cümlelerim var kısa kısa...


artık kokun yok üzerimde
ve sevdan içimde...

yürekte başka tende başka başka kokular...

oysa ben seni 'o' sanmıştım...
ve herşeyinle sevmiştim
sorgulamadan
sormadan
yargılamadan
yormadan...

sense...
yoruldum!
küçük adam..
ölüyorum!
son kez seni seviyorum desene...
mavi ve gri arasında gidip gelmelerdeyim
tutup geri çeksene...
eskisi gibi kendime getirsene!
ait olduğum yere döndürsene...

ve ben! senden sonra çok değiştim...

19 Şubat 2011 Cumartesi

Evine "Hoş" Geldin Sevgilim...

Aradan geçen uzun yıllardan sonra aynı sevebilir mi bir insan birini? Bilmezdim..
Ama öğrendim ki sevebilirmiş...
Aynı bakabilirmiş.. 
Hani sanki araya hiç başkaları girmemiş daha bir önce ki gün zaten onla berabermişsin gibi..
Bir elmanın iki yarısı olabilirmiş..
Senin benim diğer yarım olman gibi..
İnanamıyorum ki sensiz yaşadığım günlere.
Nasıl diyorum? Nasıl yaşamışım olmayışınla?
Beni mutlu etme çabaların olmadan..
Zamansız bana kızmadan sen...
Öyle arkadan sinsice gelip sarılmadan...
Nasıl geçmiş yıllar sensiz?
Oysa sen en derin renkken yüreğimde
Mavi'yken olanca derinliğinle..
Hoş geldin sevgilim...
Masalına -yeniden hoş geldin...
İyi ki geldin!
Ya hiç gelmeseydin?
Ya hiç kesişmeseydi bir daha yollarımız?
Böylece satır aralarında kalsaydı? 
Tozlu raflarda unutulsaydı aşkımız?
Oysa biz hep imrenilen bir çiftken 
Anılmasaydı tekrar adımız?
Yan yana geldiğinde isimlerimiz yakışmasaydı böyle birbirine?
Bu kadar tamamlamasaydık birbirimizi?
Düşünmek bile istemiyorum!
Seni olduğun gibi, 
böylece...
Değiştirneden, ehlileştirmeden sevemeseydim?
Ah sevgilim, öyle güzelsin ki..
Elinin değidiği her yeri o kadar mükemmelleştiriyorsun ki...
Beni bunca zaman sonra hala o kadar içten gülümsetiyorsun ki..
Ne desem az!
Ne kadar anlatmaya çalışsam boş..
İyi ki geldin!
Yoksa bir ömür yarımsız nasıl biterdi bilmem.
Öğrenmekte istemem...
Sen bir mucizesin içimde
Sonsuza kadar sürecek 
Bir melodisin dilimde 
Tekrarı asla gelmeyecek
Vazgeçilmez olansın yüreğimde
Yerin başkası tarafından doldurulamayacak
Bunca zaman sen kaldı aşkın adı
Hep sen kalacak..
Elbet olmuştur tükettiklerimiz ama önemli değil
Herşey yeniden yaşanacak!
Biz bitip bitip yeniden başlayacağız..
Belki başka karakterler olacak yine masalımıza girmek isteyen ama
Biz hep bu masalın asıl kahramanları olacağız.
Evet tüm masallar mutlu sonla bitmez
Evet bazen hayat bozar, gelip bi çelme takar..
Hiç üşenmez yorar ama atlatırız..
Hepsini Biz atlatırız!
Hayat bu deriz işi ne?
Biz niye varız deriz işimiz ne?
Kim ne derse desin,
Kim engel olmak isterse istesin;
Kıskanılmak güzel şey diyerekten 
Biz yine Biz kalırız sevgilim..
Sen ve Ben olmadan bir daha
Bir bütün kalırız inadımıza..
İçinde büyüttüğün çocuğa güveniyorum!
Ve içimde ellerine büyüyen kıza...
Biz hiç ayrılmayacağız...
Sensin! İyi ki yaşamı paylaştığım "tek" kişisin
Ve hayallerimin ortasında ki esersin...
Bazen sana kızsamda,
sen üzerine alınma...
Benim kızgınlığım hep hayata..
Bizi savurup savurup tekrar birbirimizle çarpıştırmasına...
Ama şimdi biliyorum ki;
Nereye gidersem gideyim, 
Yolumun üzerinde ki aşk sensin!
Hep sensin...
Seni öpmek; yaşadığımı hissetmekten
Sakın gitme yüreğimden başka bir yere...
Hala miniciğim; kırma, incitme...
Ve dayan sevgilim benimle birlikte...
Hep söylediğin gibi
"herşey çok güzel olacak"




tek harflik bi aşk.. adın.. ufukta.. gözlerinde, ellerinde, yüreğinde.. dinlemekten zevk aldığım her biri tekrarı olmayan bir melodi gibi sesinde.. denizde.. seni özlediğimde denize taş atıp küfretmek geçici yokluğuna.. gece sana uyuyup, sabah sana uyanmak... En içten dua'm ve en güzel yıllarımsın sevgilim...


Evine hoş geldin... Yatağın seni bekliyor...


Sonsuza değil, Sonsuzluğa kadar...

Çok sevmekle beraber seni...

 Elbet vardı seni çok sevmemin nedenleri... Bir başka kokmanın burnuma nedeni vardı... Sen farklı olduğun için değil, ben sana farklı baktığım için vardı... Geçirilen hoş zamanlar ve beni gülümsetmen temel nedenleriydi içimde.. Ellerini tutmak kaderi avuçlamak gibiydi. Gözlerinin gözlerime değdiği an kendimi boşluğa bırakmamdı sana güvenerek.. Tutarsın derdim sana hep. Ben hiç düş'mem sen beni tutarsın.. Bir gün beni o boşluğa bırakacağın kimin aklına gelirdi ki?

 O kadar çok sevmiş ki yüreğim seni ve sen o kadar acıtmışsın ki; sen'deliyor şimdi üzerinde durduğum herşey... Değişmiştim ve şimdi yine değişmek zorundayım. Sana uygun olan maskelerim şimdi için çok eksik... Gülüşlerim yetersiz, sözlerim fazla boş... Baktığım heryerde senden bir iz yoksa bomboş.. Senin için olduğum ben gibi kalmak istesemde bu bana daha zor geliyor değişmekten nedense.. Şimdilerde inanmak ve güvenmek zor insanlara... Hele sen üzerime basıp geçtiğinden  beri daha zor.. Kafamda binlerce senaryoyla yaşama tutunma çabalarındayım.. Kan getiriyor  burnumdan özlemin... Düşün ki bedenim ne kadar muhtaç sana.. Seni ne kadar parçası yapmış ki yokluğun böyle zarar verebiliyor? Sen vücudumda olmazsa olmaz bir organ mıydın ki hep?

 Şimdi gitmeni istiyorum. Nasıl girdiysen içime öyle gitmeni.. Sana ait ne varsa alıp götürmeni.. Adını, kokunu, aşkla bakan gözlerini ve sımsıkı sarılmalarını... Neye inanacağımı bilmeden sürüklenmekten bir girdaba doğru yoruldum... Sustum diye bana davet ettiğimi sanma; ben sana laf anlatamamaktan yoruldum.. Küçük oyunlarına eşlik etmeye çalışmaktan yoruldum... Çıkmaz yollarından, yalanlarından sıkıldım... Nefes alamamak acıtıyor artık, eskisi gibi değil şimdilerde sen'li hayatım... Kalabalık arasında bir başıma olmayacağım artık. Ve ölüm bizi ayırmak için beni sürüklemek zorunda kalmayacak.. Hiç gitmeyeceğime söz vermiştim ama "yalandan kim ölmüş?" 

 Ağlıyorum diye, böyle kuytu köşelere sakladım ellerimi diye seviyorum sanma seni.. Edepsizlik etmek istemediğimden aşka bu duruşlarım, susuşlarım, kendimi en kuytulara saklamalarım...

  Sen ki; beni çekip çıkaran kötülüklerin içinden, özümü hatırlatan.. Bana bir insanın ne kadar büyük sevilebileceğini gösteren... Kucağında ağlarken üzerime yapışan pislikleri temizleyen... Beni öperken gözyaşlarını dudaklarıma akıtan... Çok sevmekle beraber seni, hiç özlemeyeceğim cennet kokan ellerini... Sana elimden değil yüreğimden tut beni dediğimde, hangi sahte gülümsemenle dinliyordun beni? Ve kaç maskenle gelirdin yanıma ansızın geceleri?




 Şimdi ben takıp en sağlam maskemi, üzerime giyinip kötümcül düşlerimi, bırakıp masumiyetimi sende gideceğim... Canlar yakacağım ama en çok kendimi acıtacağım.. Yine de artık ağlamayacağım... Ve ayrılığımızda emeği geçen herkesin hayatını çalacağım... Her gün başkasının hayatına girip harcarken, kendimde harcanacağım.. Ve inan kimseye acımayacağım... Sıra bende sevgilim; oyunumu bu sefer senin üzerinden oynayacağım... Elimde ki tüm kartlar senin için!