24 Mayıs 2017 Çarşamba

Bencilliğine

Yıllarımı verdim sana. Kalbimi. Olanca gücümü ve tüm benliğimi. Ne istesen bir emirdi benim için. Canın canımdan önceydi. Sen mutlu olduktan sonra benim mutsuz olmamın bir önemi yoktu. Sen huzurlu uyuyacaktın ki ben başımı yastığa rahat koyabileyim. Tüm endişelerimde sendin ama tüm huzurumda. En büyük acımda sendin ama en mutlu olduğumda.. Ben sana bildiğim herşeyi tüm samimiyetimle verdim. Öyle ki sen başka bir hikayede beni eksik bırakmışken bile sırt çevirmedim sana. Yapamadım. Sen konuştuğunda seni dinleyecek ve saçma sapan yorumlar yapmayacak tek kişiydim. Yıllarca her “kötüyüm” dediğinde yanında olanda. Onca acıya rağmen sana gülümseyende. Seni kendine getirip telefonu kapattığında hıçkırarak ağlayanda.. Hatta biri seni üzdüğünde anlattığın ve buna göğüs gerende.. 


Sana yenilip yine sende kaldım yıllar yılı.. Sonunu hiç düşünmedin davranışlarının. Gecenin bir vakti sarhoş olup geldiğin ve sabah kızarak gittiğin.. Gidişinin ardından ne olacağını hiç düşünmediğin.. Beni sevdiğin onca geceye yine benimle ihanet edişin oldu.. Yavaş yavaş aldın seni benden. Eziyet ederek, acımı uzatarak. Yıllar sonra bir gün bana geçecek dedin. Unutacaksın. Çok mutlu olacaksın.. Sonra yine bir gece yaramı kanatırken bunları hiç düşünmedin. Gecenin sabahını hesap etmedin.. Nasıl olsa ben senin için hep ordaydım. Kendimle en büyük savaşım olurken sen, benim seninle birlikte neleri kaybedeceğimi hiç önemsemedin.. Mutsuzdun ve benimde mutsuz olmamı istiyordun.. Ne hayatına aldın, ne hayatımdan çıktın. Zaman geçirirdi belki yaralarımı sen gelip kanatmayı bırakmış olsaydın eğer… 

1 yorum:

  1. Yazın çok güzel ama bir kaç yazında olduğu gibi bunda da de da bağlaçlarını bitişik yazmışsın. Yayınlamadan önce tekrar okumanı öneririm yazılarını.

    YanıtlaSil