26 Mart 2018 Pazartesi

Veda Etmek

Sana veda etmek istiyorum. Belki olsaydı o kadar cesaretim çıkardım karşına son kez. Belki olsaydı hala cesaretim sarılırdım son kez, bırakmamaktan korkmasaydım yada.. Hatta belki de yüzüm olsaydı konuşabilecek hala yüzüne. Yüzün olsaydı bakacak gözlerime.. Hiç kirlenmemiş olsaydık, hiç yollarımızı ayırılmamış olsa, hatta hep kalmış olsak öyle uyurken; sen iki elinle tek bir elimi sımsıkı tutarken..

Veda etmek istiyorum sana, çünkü sen hiç tutamadın beni. Tutmak istemedin belki yada. Hiç bilemedim içini, gerçekte ne hissettiğini, ne düşündüğünü yada yıllar yılı ve benden ne istediğini.. Beni nereye koyduğunu..

Veda etmek istiyorum sana.. Hiç emek veremediğin bana, bize veda etmek. Oysa ne çok isterdim senle hep aynı şarkıyı dinlemeyi.. Aynı şarkıya, aynı sesin eşlik etmesini.. Aynı bardaklarda kadeh kaldırmayı, yine aynı içkiyi içmeyi ve uyumadan önce o sigarayı içime çekmeyi.. En çok kokunu ama sabaha kadar o masum, bebek kokuyu..

Veda etmek istiyorum sana hatta senin için hiç bir anlamı olmasa da. Bil istiyorum gittiğimi dönüşü olmayan bir yola, arkamda dönecek birşey bırakmadığım o sapağa.. Seni çok sevdiğime emin ol istiyorum. Bazen annenden çok, bazen kendinden bile çok.. Bazen kendimden bile çok..

Veda etmek istiyorum sana.. Ezbere bildiğim ellerine, ayaklarına, tenine ve teninde ki her bir noktaya.. Saçlarına sonra. Beraber nadiren içtiğimiz o kahvelere, beraber gittiğimiz o manzaralara ama en çok beraber kaldırdığımız kadehlere.. Seni sevdiğim onca geceye..

Veda etmek istiyorum sana.. Beraber izlediğimiz filmelere, izlerken kucağında uyuyakalışıma, kucağımda uyuyuşuna, beraber uykuya dalışımıza. Yanımda beni sayıklayışına.. Sabahları yaptığımız o güzel kahvaltılara.. O balkonda menemene ve en sevdiğim beyaz peynire seninle.. Çayı şekersiz, kahveyi şekerli içişime -hala- …

Veda etmek istiyorum sana. Değişmeyen herşeye. Nasıl güzel sevdiğime, nasıl içime çektiğime, nasıl ağladığıma ve sana kendimi anlatmaya çalışmak için hırpalanışıma. Hoşçakalın en çok içimi acıtışıyla üstelik.

İçimde bir sürü keşkeyle, adını kimsenin bilmeyeceği bir hikayeye..

Veda etmek istiyorum sana, aslında hiç istemeye istemeye..

11 Mart 2018 Pazar

Çünkü Sen

Çünkü sen; tıpkı diğerleri gibi, ihtimalin kalmadığında anlayacaksın nasıl sevdiğini, ne kadar sevdiğini ve aşkın aslında ne demek olduğunu. Çünkü sen; tıpkı diğerleri gibi, sevilmek değil bir melankoli içinde kalmak istedin. Çünkü sen; tıpkı diğerleri gibi, zayıftın. Seninde bahanelerin, maskelerin  ve kendini kaptırdığın bir "ıssız adam" rolün vardı. Sende; diğerleri gibi yas tutacağın zaman geldiğinde kabullenecektin. Tutkunu, aşkını ve arzunu o boşluğa düşmeden ayırt edemeyecektin. Sen bana, bana hissettiklerini gösterebilmek için çekip gitmekten başka yol sunmamıştın. Diğer herkes gibiydin işte. Senin "ıssız adam" rollerin bizi "ucuz bir roman" yapmıştı. Gerçekte olacakları, paramparça olmadan anlamayacaktın.

Hayatına yeni birini her aldığında bana daha çok sinirlenip kendinden daha çok nefret edeceksin. Karşındakine tahammülün gün ve gün azalacak. Zaman zaman sanmaya başlayacaksın sonra. Aşık oldum diyeceksin, seviyorum. Yolda bir koku, radyoda bir şarkı yada bir bardak alkolle yanındakine baktığında anlayacaksın sadece sandığını ama asla olmadığını. Bazen aramak isteyip arayacak bazen susacaksın. Saldırganlaşacaksın. Bir ömrü nasıl heba ettiğini kendine sorup duracaksın. Çıkış yolları arayacak ama bulamayacaksın. İçin acıyacak ve sen, bir daha asla sen olamayacaksın. Kendini her unutuşunda bana sormak isteyeceksin "ben nasıl biriydim" diye. Soramayacaksın. Yüzün yüzüme değmeyecek ve aşık olduğun kokumu bir daha soluyamayacaksın. Bir yerde karşılaşma umudun hep olacak ama karşılaşmayacaksın. Aynada gördüğün yansımana yabancı olacaksın. Bazı günler kendini güçlü hissedecek ama uyurken yeniden bana yenileceksin benim hiç haberim olmadan. Kandıracaksın, avunacaksın. Kendini avutacaksın. Harcadığın ihtimal peşini asla bırakmayacak ve sen bir daha tam olamayacaksın.