4 Nisan 2015 Cumartesi

Geldi, Geçti.

Bir radyo kanalında tazelenmemeliydi anılar. Evimizin duvarlarında olmalıydı. Gülüşlerimizde, iç içe geçmiş ellerimizde. Sevdiğimiz herkesle beraber gerçekleşen kutlamalarda ki pastanın üzerinde.. Yürürken yanımda bir sen, gece solumda, sabah soluğumda olmalıydı. Sen bir sabah daha gülmeliydin, ben bir güne daha şükür etmeliydim. Sokakta kucağına atlamalıydım ve sen sımsıkı sarmalıydın beni. Sakladığım konuşmalarda, unutulmaya yüz tutmuş fotoğraflarda ve bir kaç ses kaydında kalmamalıydın. Geceleri ettiğim dua olmalıydı adın. Ah'larımı adına karıştırmamalıydın. Kokun hep bir nefes ötemde kalmalıydı, unutmamalıydım. 

Dünlere bakıp, bu günlerden nefret ettiğim doğru. Pişman olduğum tercihler, fevri davranışlarım, sert çıkışlarım ve kaldırması güç cümlelerim. Dimdik duruşum. Oysa bende arayabilmek isterdim birini özlediğimde. Terk ettiğime pişman olduğum bir adamdan özür dileyebilmek belki. Beni çok kıran birine git diyebilecek kadar umursamaz olmayı isterdim bazen. Tekrar tekrar yenilmemek isterdim bazı hikayelerde. Adını anımsamakta güçlük çekmeseydim kimsenin. Birisi, onu tekrar tekrar arayacağım kadar özel olsun isterdim. Vazgeçemeyeceğim kadar bulunmaz, yeri dolmayacak kadar derin olsun isterdim. Arkamda dönüp bakılacak bir şeyler kalmasını dilerdim. "Başkaları hep var ama başkasına ihtiyacım yok." demek isterdim. Youtube geçmişime bakarken, birikmiş onlarca şarkıda, hala süre gelen aynı adamın anıları dolu olsun isterdim. Konuşan değil, yapan biri olsaydı eğer. Saklanan binlerce satırı okuduğumda kin dolu olmak yerine, birinin ne kadar iyi yalan söylediğini ve ezberden konuştuğunu görmek yerine, her gün aynı satırlara uyanmak isterdim. Gitmeyeceğine inanmak değil, gitmeyeceğini bilmek isterdim. 

Hayatına devam edenler, ettiğini sananlar ve -mış gibi yapanlar. Koca bir enkaz var bırakıp gittiğim yerde. Dönüp bakılacak bir geçmişim yok. Evime döndüğümde ve her şey bittiğinde başarımın sevincini paylaşabileceğim biri yok. Hemen yanımda senin sevdiğin bira var belki. Ayaklarımın ucunda üzerini örttüğün pike, yokluğun var. Uyuduğun göğsüm, sarıldığın belim var bana kalan. Bir başkasının bir kaç eşyası, bir küçük ayı ve sevgi dolu notları.. Özlediğim kimse yok, ne garip. Aldığım kararları sorgulayan ruh halimden çok uzağım. Koptuğum insanlar var, seninle aramda olmayan bir bağ... Başkasıyla beni düşünemeyen insanların, başkasıyla oluşumu izlediği anlarda, yüzlerinde ki ifade var. Geleceğini bilmediğin birini beklemenin doğruluğuna inanmak aptallık değil mi? 

Hızla geldi geçti varlığın. Yumuşak saçların, güçlü ellerin, gülen yüzün ve o kızgın tavırların. Bana bakıp, "bırakıp gidemem ben seni" diyen sesin; hızla gelip geçti. Beni senin o güzel ellerin başka ellere itti.

(Özledim adam. Benim olan seni özledim. Senin bir daha asla olamayacağın birini özledim. Bir ölüyü, bir cenazeyi özledim. Bana bakışını, inandığım varlığını ve gözümde büyüttüğüm seni.. Kurduğumuz hayalleri, bitmeyen geceleri ve planlarımızı özledim. Yarım kalan hikayemizi özledim.. Havada duran sözlerimiz var. Gidilecek yerler, gerçekleştirilecek ziyaretler var. Yüzünü küçük ellerime almayı özledim. Şımarmanı, bir tencere yemeği yemeni... O sevdiğin lanet makarnaları özledim. Sürprizlerini, beni seven seni... Şimdi baktığımda tanıyamadığım adamı değil, benimle nefes alan seni özledim. Ben yokken bir yanı eksik olan seni... Kokuma olan aşkını özledim. Boynuna sarılmayı... Seni solumayı. Sesini özledim, yanımda konuşan... Eşlik edemediğin şarkıları, izlediğimiz filmleri.. İçilen bir kaç kadehi.. Bende yarattığın seni özledim. Senin de dolduramadığın tek boşluğum ben. Uğruna savaş verdiğin tek kadın. Gülüşüne ömür verdiğin, bir gün görmesen eksik hissettiğin. Çok sevdiğin, seni çok seven.. Ve artık bıraktığın yerde beklemeyen, anılarını taze tutmayan, adını anmayan.. Senin kalmayan ve senin tutamadığın o kadınım ben...)

Şimdi vazgeç dünden, gelecekten... Bana gel! Benim gibi kimse sevmeyecek seni... 

Özge Özvatan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder