27 Eylül 2012 Perşembe

Biri Babam - Biri Sen

Herkesten başkaydın, babamla aynı... O yüzden mi çok sevdim sahi ben seni? Ona baktıkça, o konuştukça içimin burkulması ondan mı? Bardağı tutuşu, şarabı yudumlarken karşılıklı konuşmalarımız, oturuşunuz, bana bakışınız... Ondan mı çok sevdim ben seni? Ve sen babama benzediğinden mi bırakıp gittin beni?

En zor günlerime baktığımda, o kareler içerisinde yanımdasın hala... Tutunduğum bir direk, başımı koyduğum omuz, sakinleşmelerimsin. Hayattan çaldığım huzur dolu anlar. Babam gibi sende bir var bir yoksun. Aynı renk gözleriniz, aynı baksa bile, hem hayatınızdan koparıp atamadığınız, hem alamadığınız. Onun eksikliğinden mi sevdim ben seni? O benimle kalamazken senin kalacağına nasıl inandım peki? Aynı hikayeyi, aynı ses tonuyla anlatmanız mutlu etti belki beni.. Neden gittiniz sahi? Ve neden duymadınız seslenişimi...

Ben hem babasız, hem yarısız yaşamaya alıştıktan sonra neden geri geldiniz? Kolumdan tutup beni sürüklemeniz neden? Korumak için geç kalmanız neden? Bir yanımı eksik bırakıp, koruyamadıktan sonra... Bu kadar geç kalmanız neden? İnsanın cehennemi olan bir sürü "neden" i beynime yerleştirmeniz? 

Annem de çok severdi sizi, bende... Onun en sevdiği babam, benim en sevdiğim sen. İkinizinde, evimde bir gece uyumaması neden? Varlığınızı, nefret dolu bir yokluğa dönüştürmeniz, beni benden almanız neden? İnsan yapar mı parçasına, yarısına? Hadi babam anlatamadı, senin anlatamaman neden?

O kadar az ki beraber anılarımız. Güldüğümüz anlarımız.. O kadar eksik ki hayat bir yerlerde.. Ve siz, öyle iyisiniz ki bensiz içinde ki dünyanızda, kızamıyorum... Ötesinde kırılamıyorum. Biri babam, biri sen... Hep bensiz, hep iyi olun. İstanbul'un karalık sokaklarında yolumu bulmayı öğrendikten sonra ben, hatırlamayın. Düşe kalka, düşmemeyi öğrendikten sonra, kaldırma hissiyle hatırlayıp, vicdanınızı elinize alıp gelmeyin, affetmeyeceğim...

Kendimi tamamlamayı öğrendim ben, sonra yenilmez bir kadın yaratmayı. Herşey için çalışıp, istediğimi elimi almayı. Tek başıma dünyayı döndürmeyi, kimseye güvenmemeyi... Öyle kötü şeyleri öğrendim ki ben, hepsinde olmayışınızın izi. İkinizin ortak eseri...

Siz beraber bir günah işlediniz. Kopyalanmış iki adam, bir cinayete kaza süsü verdiniz. Cesetimin üzerine bahaneler örttünüz. Arkanızı dönüp gittiniz. Sonra arada bir gelip, hala sizsiz olamadığımı görmek istediniz. Ben o ölüyü orda bıraktım. Gittiğiniz yerde ruhumu bulamayacaksınız... 

Bir annemin hatırı kalmıştır sizde, bir de en son ona söylediğiniz yalanlar... Yanımda olmamanıza kızgın değilim de, keşke diyorum... Keşke ona yalan söylemeseydiniz. Oda içi rahat ölmeseydi, ölemeseydi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder