5 Ekim 2015 Pazartesi

Vol - 1

Anladığım yerde bırakmayı öğrettin bana. 
Canım yana yana, kanaya kanaya, ağlaya ağlaya...
Seni bırakamadığım an öğrendim bırakmayı. 
Seni bırakmamanın bedelini ödediğimde..
Ellerin bende cennet olduğunda, nefesin boynumda olmazsa uyuyamadığım da..
Varlığın beni bütünleyen tek şey olduğunda..
Yaşayacağım her şeyi gözüm kapalı, göze aldığımda.
Hatta bağlayıp gözlerimi, kendimi dibini göremediğim kör bir kuyuya bıraktığımda..
Dinlediğim her şarkı acıtmaya başladığında ve sesinle duyduğum her melodi
Beni darmadağın etmeye yettiğinde..

Kısacık bir adın vardı. 
Benim üzerine sayfalar dolusu roman yazdığım adın.
Ömrümün en uzun hikayesi olan adın.
Başkasından duyduğumda içimi sızlatan..

Sana sarıldığımda göğüs kafesinin altında kalan başım.
Dinlediğim kalp atışların.
Senin beni kucağına alışın ve sıkı sarılışın.
Sabahları benimle uyansan da,
gece boyu beni sayıklayışın.
Su içmek için yanından ayrılırken
"Aşkım nereye" diyerek ardımdan kalkışın.
Ve bana senden sonra huzurlu bir uykuyu haram kılacak kadar güçlü sarışılın..

Hiç unutmadığım,
unutmak için sarıldıklarımın hatırlattığı adamsın.
Bir ömre bedel gözlerinin kahvesi
Ve duruşun yanımda, 
Yürüyüşün..
O mütevazi hallerin, kısa gülümsemelerin..
Yanımda bir çocuk oluşun,
Hep söylüyorum "ellerimi sıkı tutuşun"

Hala kalbimin orta yerinde, zirve de 
tek başına otururken..
Belki de senden sonra sevmeyi unuttum.
Anladığım yerde bırakmayı değil de insanları,
Yerini dolduramayınca gitmeyi öğrendim..

Kaç kişiden gittim bilmiyorum ama,
ben herkeste -yine seni özledim..

Ben sana gelen yolları unuttum,
Sen gel..
O çok sevdiğim ellerini yine bana ver.


Özge Özvatan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder