20 Şubat 2011 Pazar

ellerin.. özlemin.. sensizlik...

neden bu gece bu kadar sessiz?
neden çok karanlık
yoksa her gece böyleydi de ben mi göremedim
peki şimdi ellerin nerde
kime dokunuyor cennetimde ki ellerin
ve kimin üzerinde o unutulmaz kokun?
o içinde herşeyi barındıran
tezatlık uyandıran kokun...
ah sen!
neden bu yollardayız şimdi
ve neden her gece ki gibi düşlerimde değilsin
neden seni göremiyorum odamda
baştan aşağı sen kokan odamda...
hani her yerde elinin izi var ya...
artık dokunduğumda hissedemez oldum
oturduğun koltuğa oturmuyorum artık
sen yokken hiç rahat gelmiyor bana
en sevdiğim...
bu gece nerde uyuyorsun
kabuslarında kim sakinleştiriyor seni
ve kime sarılıyorsun sımsıkı
neden diye sorgulayacak çok şeyim var ama
bu nedenlerin sonu gelmez biliyorum
hem sendende cevaplar gelmeyecek
o yüzden burdan sonra sormuyorum
ama yine de özlüyorum
kızgınlığımın içinde ki tutkuyla özlüyorum
beni anlamalarını
o tanınmışlığı...
gücüm yok anlatmaya kendimi..
ve savaşmakta istemiyorum artık
savaşçı yanımı sende bıraktım
ben yokken ellerinde tut dediğin kılıcım
gidişinle sende kaldı
bana vermeyi
ve her zaman ki gibi uyarmayı unuttun giderken
yolları karıştırdım
sahi hangi yoldu sana çıkan yol?
hatırlayamıyorum...
ve resimlerinde yok artık bende
gün geçtikçe yüzünü unutmaktan korkuyorum
erkeksi bir yüz ince dudaklar
ve eşi olmayan gülücükler..
öyle uğurladım seni giderken yine
o gülücüklerinde
gülümsememle..
dönmeyeceğini bilmezdim!
şimdi oturduğum heryer yabancı bana
bu ev sensizken çok dağınık
ve çok boş
bomboş...
bildiğim tüm tatların silindi ezberimden
öyle uzun zamandır uzak ki dudakların!
ama en çok ellerin...
içinde içimin anahtarını sımsıkı tutan ellerin..
hala avuçlarında mı o aşk
ve hala üzülüyor musun ben kadar bitişimize
unutulmak kelimesini giydiremiyorum üzerine
sen yakıştırabildin mi onu bana
nerdesin sevgilim
hangi yatakasın bu gece
kaç ten giyindin üzerime
dönüşün olan beni şimdi hatırlıyor musun
hala aynı renk mi duvarların
ve kolaymı artık taşımak bensziliği senin için
tutamadığın oncac söz kaldı gerinde
birde yeşile çalan gözlerin
ve denizi bıraktın bana yaşama tutunmam adına
sende ne kaldı sevgilim?
diğer yarımı yorma
onu harcama
bana geldiğinde hep ilk günki gibi kalmış olsun
hep bıraktığım gibi
bensizliği bahane edip onca kadını yeniden harcama
ve şişelere sığınma...
yollarımız ayrılırken sonsuzluğa
yollar kesişmesin demekten başka bir cümle bırakmadın bana
artık kesik kelimelerim
sensiz cümlelerim var kısa kısa...


artık kokun yok üzerimde
ve sevdan içimde...

yürekte başka tende başka başka kokular...

oysa ben seni 'o' sanmıştım...
ve herşeyinle sevmiştim
sorgulamadan
sormadan
yargılamadan
yormadan...

sense...
yoruldum!
küçük adam..
ölüyorum!
son kez seni seviyorum desene...
mavi ve gri arasında gidip gelmelerdeyim
tutup geri çeksene...
eskisi gibi kendime getirsene!
ait olduğum yere döndürsene...

ve ben! senden sonra çok değiştim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder