19 Şubat 2011 Cumartesi

Çok sevmekle beraber seni...

 Elbet vardı seni çok sevmemin nedenleri... Bir başka kokmanın burnuma nedeni vardı... Sen farklı olduğun için değil, ben sana farklı baktığım için vardı... Geçirilen hoş zamanlar ve beni gülümsetmen temel nedenleriydi içimde.. Ellerini tutmak kaderi avuçlamak gibiydi. Gözlerinin gözlerime değdiği an kendimi boşluğa bırakmamdı sana güvenerek.. Tutarsın derdim sana hep. Ben hiç düş'mem sen beni tutarsın.. Bir gün beni o boşluğa bırakacağın kimin aklına gelirdi ki?

 O kadar çok sevmiş ki yüreğim seni ve sen o kadar acıtmışsın ki; sen'deliyor şimdi üzerinde durduğum herşey... Değişmiştim ve şimdi yine değişmek zorundayım. Sana uygun olan maskelerim şimdi için çok eksik... Gülüşlerim yetersiz, sözlerim fazla boş... Baktığım heryerde senden bir iz yoksa bomboş.. Senin için olduğum ben gibi kalmak istesemde bu bana daha zor geliyor değişmekten nedense.. Şimdilerde inanmak ve güvenmek zor insanlara... Hele sen üzerime basıp geçtiğinden  beri daha zor.. Kafamda binlerce senaryoyla yaşama tutunma çabalarındayım.. Kan getiriyor  burnumdan özlemin... Düşün ki bedenim ne kadar muhtaç sana.. Seni ne kadar parçası yapmış ki yokluğun böyle zarar verebiliyor? Sen vücudumda olmazsa olmaz bir organ mıydın ki hep?

 Şimdi gitmeni istiyorum. Nasıl girdiysen içime öyle gitmeni.. Sana ait ne varsa alıp götürmeni.. Adını, kokunu, aşkla bakan gözlerini ve sımsıkı sarılmalarını... Neye inanacağımı bilmeden sürüklenmekten bir girdaba doğru yoruldum... Sustum diye bana davet ettiğimi sanma; ben sana laf anlatamamaktan yoruldum.. Küçük oyunlarına eşlik etmeye çalışmaktan yoruldum... Çıkmaz yollarından, yalanlarından sıkıldım... Nefes alamamak acıtıyor artık, eskisi gibi değil şimdilerde sen'li hayatım... Kalabalık arasında bir başıma olmayacağım artık. Ve ölüm bizi ayırmak için beni sürüklemek zorunda kalmayacak.. Hiç gitmeyeceğime söz vermiştim ama "yalandan kim ölmüş?" 

 Ağlıyorum diye, böyle kuytu köşelere sakladım ellerimi diye seviyorum sanma seni.. Edepsizlik etmek istemediğimden aşka bu duruşlarım, susuşlarım, kendimi en kuytulara saklamalarım...

  Sen ki; beni çekip çıkaran kötülüklerin içinden, özümü hatırlatan.. Bana bir insanın ne kadar büyük sevilebileceğini gösteren... Kucağında ağlarken üzerime yapışan pislikleri temizleyen... Beni öperken gözyaşlarını dudaklarıma akıtan... Çok sevmekle beraber seni, hiç özlemeyeceğim cennet kokan ellerini... Sana elimden değil yüreğimden tut beni dediğimde, hangi sahte gülümsemenle dinliyordun beni? Ve kaç maskenle gelirdin yanıma ansızın geceleri?




 Şimdi ben takıp en sağlam maskemi, üzerime giyinip kötümcül düşlerimi, bırakıp masumiyetimi sende gideceğim... Canlar yakacağım ama en çok kendimi acıtacağım.. Yine de artık ağlamayacağım... Ve ayrılığımızda emeği geçen herkesin hayatını çalacağım... Her gün başkasının hayatına girip harcarken, kendimde harcanacağım.. Ve inan kimseye acımayacağım... Sıra bende sevgilim; oyunumu bu sefer senin üzerinden oynayacağım... Elimde ki tüm kartlar senin için! 

3 yorum: