20 Şubat 2011 Pazar

hoş/çakal . . .

Söyle! Nasıl kirlettin olanca temizliğimi.. Hangi pisliklere dokunupta üzerime değdirdin ellerini? Ve sen nasıl ödeyeceksin yaptıklarının bedelini.. 


Zamanlar geçer.. Alışırım olmayışına... Kendimi değil seni öldürürüm yokluğunda.. Yanılgıya düşme sevgili; ben o kadar çok sevmiyormuşum seni... 


Gittin ya hani boş boş bakarak bana... Hoşça kal bile demeden, bir daha gelmeyeceğini söylemeden... Habersiz bir sen bilerek gittin ya.. Sen'deliyorum sanma sakın.. Bırakıyorum seni, başka öykülerde kahraman oluyorsun... İzliyorum öylece uzaktan seni, çünkü sen aslında kendi öykünü yanlış insanlarda arıyorsun. 


Farkettiğinde gittiğimi benimde bulamayacaksın ya hani bıraktığın yerde; hiç mi acımayacak sanıyorsun yüreğin? Bu kadar mı güvendin sende kalan yanıma? Aptallık etme sevgili; kim ister ki kirletilmiş elleri? Neden isteyeyim ki ölümün soğuk nefesini? Ben mi çok ısınacağım yüzüme dokunan mı soğuk olacak söylesene!


Üzüüyorum elbet.. Aklıma geldikçe çıldırıyorum belki de.. Paylaşmak seni başka binlerce kadınla.. Ama hep olduğum yerde çakılı kalmak, geri adım atamamak var ya.. Ölüyorum belki de sen yoksun diye...


Oysa kimsin ki sen? Bir adın bile yok ki içimde.. Bir yaşatmışlığın "bu gün yaşadım be" dedirtmişliğin yok ki içimde.. Neyin kıskançlığı bende ki bilinmez.. Ben aslında yüreğimden habersiz sevdim seni...


Bana sıcacık bakışını, alnımdan öperken gözlerinin doluşunu sevdim.. Bahar kokan tenini solumayı sevdim uzun uzun... Uyurken ellerini sımsıkı tutmayı sevdim! Bana "beni bırakma hiç" dediğinde yalan olduğunu bile bile inanmayı sevdim sana.. Zamansız gelip gitmelerini sevdim.. Anlamı olmayan kıskanmalarını, belim açıldığında kapatmaya çalışmanı sevdim... Ben senin gideceğini, biteceğini bilerek sevdim... Rolünü daha iyi oynayan biriydin oysa sadece.. Giderken tüm diğer gidenleri gibi ardına bakmayacağını bilerek sevdim...


Ve bilirsin ben sevmem yenilmeyi.. Şimdi beni benden alan herşeyin geçip gitmesini, bitmesini diliyorum.. En azından yüreğim olmasa da aklımı senden sağlam kurtarmayı planlıyorum. Oyun oynamıyorum, zar atmıyorum.. Geri dön demiyorum ve istemiyorum da artık dönmeni..


Sen 3 kuruşluk kadınların rahminde harcadın sevdim dediğim adamı... Şimdi görünüşün sen olsan ne olur, için sen değilken?


Burası o kadar aydınlık ki önümü göremiyorum! O kadar sessiz ki kendi çığlıklarımı bile duymuyorum! O kadar rengarenk ki hayatım hep "gri" diyorum..
Yani sevgili ben kendimi işte böyle mis gibi de kandırıyorum...


Sen;
Hoşça kal
Hoş çakal...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder